Oguş Ne Anlama Gelir? – Kadim Bir Kelimenin Toplumsal Cinsiyet ve Adaletle Buluşan Hikâyesi
Topluluğumuzun birbirini dinleyen, farklılıklara kulak veren insanlarından biri olarak bugün sizinle, kökü çok eskiye uzanan bir kelimenin peşine düşmek istiyorum: Oguş. Sadece sözlükteki bir anlamın ötesine geçen, aileyi, aidiyeti ve dayanışmayı çağrıştıran bu sözcük; toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi dinamiklerle buluştuğunda bize güçlü bir düşünme zemini sunuyor. Hadi gelin, hem kalbimizle hem aklımızla bu kelimeyi birlikte açalım.
“Oguş”un Kökü: Aile, Soy ve Dayanışma
“Oguş” (tarihsel yazımlarda “Oğuş”/“Oghuş” olarak da geçer) eski Türkçe kaynaklarda akrabalık bağıyla birbirine tutunan topluluğu; yani aileyi, soyu ve haneyi karşılar. Bu yüzden “Oguş” denince akla yalnızca kan bağı gelmez; ortak sorumluluk, karşılıklı destek ve birlikte yaşama kültürü de gelir. Bugün “ev içi” ilişkilerimizi, mahalle dayanışmasını ve toplumsal destek ağlarını konuşurken, aslında bu kadim kavramla akraba bir zemin üzerinde yürüyoruz.
Erkeklerin Analitik, Çözüm Odaklı Bakışı: Oguş’u Sistem Olarak Düşünmek
Çözüm odaklı ve analitik yaklaşanlar için “Oguş”, işleyen bir sistemdir:
Roller ve sorumluluklar netleştiğinde çatışmalar azalır.
Kaynaklar (zaman, emek, gelir) adil bir şekilde dağıtıldığında yoksulluk ve kırılganlık azalır.
Veriyle konuşursak: Ev içi görünmeyen emek ölçülebilir, bakım yükü paylaşılabilir, karar alma süreçleri şeffaflaştırılabilir.
Bu bakış, “Oguş”u bir yönetim modeli gibi görür. Sorular nettir: Ailenin (ya da topluluğun) sürdürülebilirliği için hangi süreçler iyileştirilmeli? Hangi göstergeleri (eşit ücret, bakım süresi, eğitim erişimi) takip etmeliyiz? Böylece “Oguş”, planlanabilir ve ölçülebilir bir dayanışma ağına dönüşür.
Kadınların Empatik ve İlişki Odaklı Perspektifi: Oguş’u Güven ve Bakım Üzerinden Okumak
Empati merkezli yaklaşım, “Oguş”u bir duygu-ekosistemi olarak görür:
İçerideki her bireyin sesinin duyulması, görünmeyen emeğin tanınması ve değer görmesi esastır.
Bakım, yalnızca kadınların sırtına yüklenmiş bir “görev” değil; duygusal zekânın, eşitliğin ve karşılıklılığın ortak alanıdır.
Ait hissetmek, güvenmek ve kendini ifade edebilmek… İşte “Oguş”un asıl mayası budur.
Bu bakış, “Oguş”u bir şefkat politikasıyla buluşturur: İlişkiler iyileştikçe, güçlenen yalnız bireyler değil; adalet duygusunu içselleştiren bir topluluk olur.
Çeşitlilik ve Kapsayıcılık: Oguş’u Yeniden Tanımlamak
Modern dünyada “Oguş”, yalnızca biyolojik akrabalıkla sınırlı değil. Seçtiğimiz aileler, arkadaş ağları, queer topluluklar, göçle biçimlenen dayanışma halkaları da bu çemberin içinde. Sorularımız cesur olmalı:
Aile tanımımız, farklı kimlikleri ve yaşam biçimlerini kapsıyor mu?
Engellilik, göçmenlik, sınıf ve etnik köken gibi kesişimsellik hatlarında eşitlik ilkelerini yaşatabiliyor muyuz?
Ev içi şiddet, ekonomik bağımlılık ve bakım yükü gibi yapısal sorunlarda hangi destek mekanizmalarını “Oguş”un doğal parçası hâline getirebiliriz?
“Oguş”u yalnızca “biz kimiz?” diye sorarak değil, “kimleri hâlâ dışarıda bırakıyoruz?” diye sorarak güncellemek; sosyal adaletin kalbinden geçen bir dönüşümdür.
Politika ve Pratik: Oguş’u Yaşatan Somut Adımlar
Oguş’un ruhunu bugüne taşımak için analitik ve empatik perspektifleri birbirine bağlayalım:
Eşitlikçi İş Bölümü: Bakım emeğinin görünür kılınması ve ev içi işlerin adil paylaşımı için ortak plan.
Zaman Bankası ve Dayanışma Ağları: Komşuluk, mahalle kolektifleri, bakım paylaşım platformları.
Eğitim ve Farkındalık: Toplumsal cinsiyet eğitimleri, kapsayıcı dil, şiddetsiz iletişim pratikleri.
Ekonomik Güçlenme: Eşit ücret, esnek çalışma ve bakım izni politikalarıyla kırılgan grupların güçlendirilmesi.
Bu adımlar, verinin soğukkanlı ışığıyla şefkatin sıcaklığı buluştuğunda mümkün olur. “Oguş”, tam da bu kesişimde canlanır.
Oguş: Geçmişten Gelen Kelime, Yarına Açılan Kapı
Sonuçta “Oguş ne anlama gelir?” sorusu yalnızca tarihsel bir not değil; bugün nasıl bir toplum olmak istediğimize dair aynadır. Oguş; aileyi, seçilmiş akrabalığı, farklı kimlikleri ve eşitlikçi dayanışmayı aynı çatı altında toplayabildiğimizde gerçek anlamını bulur. Analitik akıl güvenli yapılar kurar; empatik yürek o yapılara ruh üfler. İkisi bir araya geldiğinde, kimsenin geride kalmadığı bir toplumsal ev kurabiliriz.
—
Sizce bugünün dünyasında “Oguş” tanımı nasıl genişlemeli? Seçtiğiniz aileniz kimlerden oluşuyor? Evinizde ya da topluluğunuzda eşitliği artırmak için hangi küçük adımı hemen atabiliriz? Deneyimlerinizi ve önerilerinizi paylaşın; birbirimizden öğrenelim, çemberi birlikte büyütelim.