İçeriğe geç

Rindane gazel kime ait ?

“Rindane gazel kime ait?” Sorunun peşinde bir edebiyat yolculuğu

Bir edebiyat meraklısı olarak yıllardır şunu fark ediyorum: “Rindane gazel kime ait?” sorusu, aslında tek bir ismi bekleyen bir bilmece değil; bizi şiirin kalbine, rind dediğimiz o özgür ruhun felsefesine götüren bir davet. Gelin, bir grup dost arasında sohbet eder gibi; kökenlerden bugüne, oradan da yarına doğru birlikte yürüyelim.

“Rindane gazel” tek bir şaire değil, bir ruh hâline aittir: Hafız’ın kadehinde mayalanır, Fuzûlî’nin gönlünde yanar, Bâkî ve Nedim’le İstanbul’un rüzgârına karışır.

Rind kimdir? “Rindane” ne anlama gelir?

Divan şiirinde rind, dünyevi hırslara mesafeli; kalender, serbest, oyunbaz ve çoğu kez meyhane/şarap imgesiyle beslenen bir figürdür. Rindane üslup ise öğüt vermekten çok, yaşamın ağırlığını hafifliğe, kederi neşeye dönüştüren bir duruştur. Bu tavır, zahid (sofu, kuralcı) tipine karşı “içsel özgürlük” savunusudur. Dolayısıyla “rindane gazel”, ahlaki reçete yazmaz; yaşamı, aşkı, faniliği ve bir yudum huzuru şiirin terazisinde tartar.

Kökenler: İran’dan Osmanlı’ya uzanan rindane damar

Bu damarın kökleri derine gider. Hâfız-ı Şîrâzî rindliğin kurucu seslerinden; kadeh, sâkî ve meyhane simgeleri onda yalnızca hedonizmi değil, dünyevi bağlardan sıyrılan bir varoluş estetiğini anlatır. Bu estetik, Anadolu ve Rumeli’ye, yani Osmanlı kültür dünyasına taşındığında Fuzûlî’nin içli ateşiyle birleşir; Bâkî’nin neşeli müziğinde incelir; Nedim’in Lâle Devri coşkusuyla sokaklara çıkar. Kısacası “rindane gazel kime ait?” dendiğinde bir sil­sile konuşur: Hâfız’tan Bâkî’ye, Fuzûlî’den Nedim’e uzanan, zaman içinde şekil değiştiren bir söyleyiş.

Tek bir “Rindane Gazel” var mı? Başlığa takılmadan üsluba bakmak

Divan literatüründe birçok şairin rindane diye anılan gazelleri var; hatta bazı mecmualar “rindane gazel” başlığıyla seçkiler yapar. Ama bu, tek ve nihai bir şiirin “resmî” adını işaret etmez. Rindane bir etikettir; tarzın, sesin ve tavrın adı. Örneğin Bâkî’nin şu nükte dolu söyleyişi rindanedir; Fuzûlî’nin gamı bile rindane bir ironiyle parlar. Yani “kime ait?” yerine “nasıl bir ses?” diye sormak çoğu kez daha verimli olur.

Fuzûlî, Bâkî, Nedim: Üç farklı rindane ton

  • Fuzûlî: Aşkın yangınını rindce bir tevekkülle söyler; acı, içerden parlayan bir sevinçle dengelenir.
  • Bâkî: Şenlikli İstanbul lehçesiyle hayatı över; rindane ton onda musiki ve incelikle akar.
  • Nedim: Şehrengiz coşkusu; meclis, neşe, sokak ve sahici haz birlikte çağrışır.

Bugüne yansımalar: Rindlik, slow living ve dikkat ekonomisi

Rindane söyleyiş yalnızca tarihsel bir merak değil; bugün de sürpriz biçimde güncel. Slow living akımı, “daha az ama daha derin” çağrısı, tüketim ve performans kültürüne itiraz… Bunların her biri rindliğin modern varyasyonları. Dahası, dikkat ekonomisi çağında sürekli tetikte duran zihnimize rindane bir nefes gerekli: “Kıymetli olan, zamana unutma hakkı tanımaktır.” Rindlik, kaçış değil; kendi ritmini bulma cesareti.

Rindlik ve tasavvuf: Haz mıdır, hikmet mi?

Rindane gazel bazen yanlış anlaşılır: Kadeh ve meyhane imgecikleri, sırf dünyevi hazla özdeşleştirilir. Oysa tasavvufî arka planda bunlar, mecazdan hakikate yürüyen sembollerdir. “Kadeh” bazen ilahi bilgiyi, “sâkî” kılavuzluğu, “meyhane” eşiği aşmayı simgeler. Rind, kurala değil kalbe yaslanır; bu yüzden zahidin sertliğine, gülerek ve şarkı söyleyerek karşı durur.

Bir yanlış ikilem: Hedonizm mi, hikmet mi?

Neden ikisi de olmasın? Rindlik, ölçüsüz savrulmayı değil, hafifliğin hikmetini arar. Bir nevi poetik denge: Duyguyu ciddiye alır, hayatı da fazla ciddiye almamayı…

“Kime ait”ten “nasıl yaşanır”a: Soru yer değiştiriyor

Artık soruyu şöyle de kurabiliriz: Rindane gazel bize bugün ne söyler? Belki daha az bildirim, daha çok muhabbet. Daha az ispat, daha çok idrak. Rindin dersi, dönüşmeyen gündemlerin içinde dönüşebilmektir. Hâfız’ın kadehi bugünün kahve kupasına, Bâkî’nin meclisi arkadaş sohbetine, Nedim’in şarkısı kulaklığımızdaki çalma listesine taşınabilir.

Beklenmedik bağlar: Yapay zekâ, lo-fi ritimler ve rindane dinginlik

Yapay zekâ bize hız verdi; peki derinlik? Rindane tavır, üretkenliğin ötesinde esenlik arar. Lo-fi ritimler eşliğinde yazılan bir şiir, kalabalık bir şehirde yavaş yürümek, bildirimleri kapatıp bir dizeyi içimizde dinlendirmek… Bütün bunlar, rindliğin modern karşılıkları olabilir.

Geleceğe bakış: Rindliğin potansiyel etkisi

Eğer kültürel gündemimiz “daha yüksek, daha hızlı”dan “daha derin, daha hakiki”ye evrilirse, rindane şiirin yeniden yükselişine şaşırmayalım. Okur, didaktik sloganlardan çok, iç sesi parlatan dizelere yönelecek. Dijital yorgunluğa karşı, rindane gazelin tebessümü ilaç gibi gelebilir.

Son söz: “Rindane gazel kime ait?” sorusunun samimi cevabı

Kime mi ait? Bir geleneğe, bir ruha, bir tavra. Hâfız’da filizlenen, Fuzûlî’de yanan, Bâkî ve Nedim’de şenlenen; sonra bizim dilimizde, bugünümüzün ritminde yeniden doğan bir sese. “Rindane gazel kime ait?” diye sorarken, belki de aslında şunu soruyoruz: Şiir bize nasıl iyi gelir? Cevap, bir isimden çok bir hâl: Hayata gülümseyerek, yüreği hafifleterek, sözü incelterek… Dostlar, şimdi sıra bizde; günlük telaşın ortasında, bir dize kadar yer açalım: Rüzgâr hafiflesin, kalp konuşsun.

::contentReference[oaicite:0]{index=0}

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
https://betci.co/yasal bahis siteleriilbet.casinoilbet giriş yapamıyorumilbet yeni girişbetexper.xyzelexbett